agarta uygarlığı Agarta'nın Kapıları

Müslüman olduktan sonra Abdül Vahid Yahya ismini alan Fransız asıllı Mısırlı yazar Rene Guenon’a göre Agarta’nın yeryüzüne açılan 7 (bazı kaynaklara göre 4) ana çıkış noktası bulunmakla birlikte, mağaralarda inzivaya çekilen bilgelerin ve mağaralarda etkinliklerini sürdüren bazı inisiyatik topluluklar Agarta ile ilişki içindedirler. Guenon’a göre bu durum, en çok, Türklerin yaşadığı Orta Asya’da görülmektedir. Agarta, Göktürk, Uygur ve Hun masallarında da “Ataların kutsal mağaraları”, bu mağaralardan geçilerek ulaşılan “gizli ülke” inanışı ile yer buluyor. Bazı yazarlara göre Göktürk, Uygur ve Hun masallarındaki, “ataların kutsal mağaraları” ve bir mağaradan geçilerek ulaşılabilen “gizli ülke” inancında Agarta’nın sembolizmi bulunmaktadır.

agarta uygarlığı Agarta Sembolleri

Sembollerinden biri günümüzde hálá Hint ve Tibet tapınaklarında bulunan gamalı haçtır. Kadim Mu’dan kaynaklanan orijinal ve nazilerin de tersini çevirip kullandıkları orijinal bir semboldür. Dünyanın en eski sembollerinden biri olan gamalı haç, yaradılışın dört kuvvetini ve dört büyük enerjiyi sembolize eder. Beyaz Ada, Agarta, Şambala… Bu üç efsaneden Avrupa daha çok Şambala Efsanesi’ni biliyor. Şambala miti Tibet elyazmalarında geçiyor. Agarta miti ise Şambala’ya göre daha az biliniyor. Agarta’yı Fransız yazar Aleksandr Sent-İv d’Alveydr ortaya çıkarmıştır. Ferdinand Ossendovski ise “Vahşiler, İnsanlar ve Tanrılar” kitabında anlatmıştır Agarta’yı. Kitap, Moğol lamalarının anlattıkları efsanelerden oluşuyor. Ossendowski, Bolşevik ihtilaline direnmiş Polonyalı bir bakandır ve başarısız olunca Moğolisten ve Çin’e sığınmıştır. Bir Lama manastırında kendisine, altı bin yıldan fazla bir zaman önce kutsal bir insanın bütün bir halkıyla bir mağarada kayıplara karıştığı ve yitik bir bilim yardımıyla, Agarti adlı yeraltı krallığının temelini attığı anlatılmış.

Ossendovski’nin anlattığı Moğol efsanesine göre Cengiz Han, Kun-Lun Dağı’nı geçerken mağaralarda yaşayan insanlara rastlamış. Bu olayı ayrıca Orta Asya’yı gezen Marko Polo da günlüklerinde anlatmıştır: “Cengiz Han’ın ordusu, Kun-Lun Dağı’na varmak için bir ay kadar yol giderek büyük sahrayı geçiyor. Ve karşılarına bir patika yol çıkıyor. Ancak çevrede hiç insan gözükmüyor. Israrlı arayışlardan sonra yol kenarında birine rastlanıyor. Cengiz Han’ın huzuruna getirilen adama kim olduğu, ne olduğu soruluyor. O da, ’Ülkemin insanları dağın altındaki derin mağaralarda yaşıyor’ cevabını veriyor. Ferdinand Ossendovski’ye göre “Yeryüzünde insanlık mahvolduğu, ölüm ve karanlık hüküm sürdüğü zaman” Agarta’nın insanları yeryüzüne çıkacak ve Agartalıların sayesinde insanoğlu yeryüzünde hayatını devam ettirebilecek.